Bugün ülkemizi yöneten kadronun akıl almaz yanlışları sonucu, ülkemiz Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik çıkmazına girmiş bulunmaktadır.
Dünyanın dört mevsimi yaşayan nadir ülkelerinden birisi olarak, çok verimli ovalara ve onlarca akarsuya sahibiz.
Dün, ovalarımızda yetişen başta buğday olmak üzere mısır, yulaf, arpa, ayçiçeği ve tütün gibi ürünler ihraç edilirken,
Bugün bu temel gıda maddelerini ithal eder hale gelmiş bulunuyoruz.
Oysa ülke olarak, çok değil bundan 10-15 yıl öncesine kadar dünyanın kendine yeterli olan yedi ülkeden birisiydik.
Ne var ki, tarım ürünlerimize yeterli devlet desteğinin verilmemesi, gübre ve akaryakıt fiyatlarındaki aşırı artış sonucu, çiftçimizürettiklerinin maliyetini karşılayamaz hale gelmiştir.
Bunlara birde ülkemizde yetiştirilen ürünlerin nedendir bilinmez ithal edilmeye başlaması, çiftçimizi ürünlerini satamaz hale getirmiştir.
Pazar ve marketlerde 50-60 TL. Satılan bir ürün, tarlada 5.00 TL. Dahi alıcı bulamıyor ve çoğu ürün tarlada kalıyorsa, felaket kapıda demektir.
Büyük çapta artan yakıt ve gübre fiyatları ile zora düşen çiftçilerimize yeterli ürün başfiyatı da verilmeyince, çiftçimiz de üretimden uzaklaşmaya başlamıştır.
Böylesine tarım olanaklarına sahip bir ülke,NEDEN şekerpancarıekimini sınırlar ve şeker fabrikalarını kapatır?
Temel gıda maddelerinin başında gelen buğday ve şeker, NEDEN ithal edilir?
NEDEN, Şeker kamışından şeker üreten ABD’li CARGİLL firmasına geniş bir alan yaratılır?
En büyük gelir kaynaklarımızın başında gelen tütün üretimi NEDEN sınırlandırılır?
Sigara fabrikalarımız NEDEN özelleştirme adıyla yabancı firmalara verilir?
NEDEN hem milli gelir kaybına hemde, sigarayı ithal ederek döviz kaybına zemin yaratılır?
NEDEN çiftçilerimizin üretim yapmaktan vaz geçmesini engelleyecek önlemler alınmaz?
NEDEN gençlerin köylerini terk etmek zorunda kalması ile köylerin boşalmasınagöz yumulur?
Bugün mutfaklarımızın vaz geçilmezi olan buğday, mercimek, nohut, ayçiçeği, kırmızı et ile hayvan yemi olarak kullanılan arpa, mısır ve saman dahidış ülkelerden ithal edilmektedir?
Ne yazık ki, artık ülkemiz başta tarım ürünlerini üretemediği için dış alıma muhtaç hale gelmiş ve kendine yetebilen ülke yedi ülkeden biri olma özelliğini de yitirmiştir.
Bunun anlamı, üretmediği içingiderek borçlanan ve döviz açığına mahkûm bir ülke haline gelmiş olmamızdır.
Eğer üretmek yerine ithal etmeye devam edilir ve buolumsuz tablo kısa zaman da giderilemezse, ülkemizin geleceği adına “AÇLIK” ve “DERİN YOKSULLUK” gibi çok büyük bir tehlikeye zemin hazırlanmış olacaktır.
*******************************************
Yukarıda yazdıklarımı düşündükçe lise yıllarında okuduğumuz “Askerlik Dersindeki”bir konu aklıma geliyor.
Ondokuzmayıs Lisesi’nde,1960-1963 yılları arasında “Askerlik” isimli bir dersimiz vardı.
Bu dersten beynime adeta çakılmış bir konuyu, günümüzde hemen her gün hatırlayarak ülkem adına kahroluyorum.
O konunun başlığı, “Soğuk Harp’ti”
1945 yılında sona eren 2. Dünya Savaşı’nda çok büyük can kayıplarının yaşanması ve birçok kentin yerle bir olması nedeniyle, tüm dünya da sıcak savaşa karşı büyük bir tepkioluşmuştu.
İşte bu nedenle, ülkelerini başka ülkelerin kaynaklarını ele geçirerekyöneten (Emperyalist ülkeler), artık sıcak savaş ile bunu gerçekleştiremeyeceklerini gördükleri için yeni bir yönteme başvurmuşlardır.
Bu yönetim adı, “Soğuk Harp’tir.”
O ders kitabında “Soğuk Harp” şöyle özetleniyordu;
- Sömürgeci ülkeler, çıkarları olan ülkelere yerleştirdiği vedevşirdiği yandaşları ile basını da kullanarak, kendilerine yakın yönetimlerin iktidara gelmesini sağlar.
- Sömürülecek toplumlar, önce lükse ve aşırı tüketime alıştırılır. Bu ülkeleri üretimden uzaklaştırmak için başta tarım ürünleri olmak üzere çok sayıda gıda ve sanayi ürünlerini çok daha ucuz fiyatlarla o ülkelere verirler.
- Böylece zamanla üretimden uzaklaşan ülkeler,dış alımlar sonucu ekonomik olarak batma noktasına gelirler ve ülkelerini dış ülkelerden borç alarak yönetmek zorunda kalırlar.
- Borçlandıkçadaen değerli varlıklarını kaybetmeye başlarlar.
Üzülerek söylemek gerekirse, bugün ülkemizin içine düştüğü durum budur.
Ne yazık ki, ülkemiz giderek artan dış borç ve ödemek zorunda kaldığı faizler nedeniyle büyük bir ekonomik çöküş sarmalına girmiştir.
Bu ekonomik çöküş öylesine yıkıcı bir etki sahası yaratmıştır ki, dış borçlarıve faizlerini ödeme zorunluluğu, başta eğitim ve sağlık olmak üzere her alanda yatırımların durmasına, işsizliğin patlamasına, halkın gelir düzeyinin giderek düşmesine ve toplumun hızla fakirleşmesine yol açmıştır.
Son yıllarda ABD’ nin uygulamaya koyduğu Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) de,bir “Soğuk Harp” Projesidir.
ABD, BOP Projesi ileçıkardığı iç savaşlar sonucukan gölüne çevirdiği birçok Orta Doğu Ülkesininyer altı ve yer üstü kaynaklarını ele geçirmiş bulunmaktadır.
SONUÇ:
Ülkemizi bu açmazdan çıkarmak ve toplumun gelir düzeyini yükselterek huzur içinde yaşayabilmesini sağlamak için
Hiç zaman kaybetmeden başta tarım olmak üzere, üretime yatırım yapmak,
Özellikle kamu kurumlarının savurganlıklarını ve önceliği olmayan gereksiz ihalelerle hazinenin zarar görmesini önlemek gereklidir.
Bunları yapamadığımız sürecin devamı halinde, ülke olarak çok daha sıkıntılı günleri yaşamak zorunda kalacağımızı, hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.
Yazımı, Mustafa Kemal Atatürk’ün,
“Ekonomik Bağımsızlığını yitiren toplumlar, esaret altında yaşamaya mahkûmdur” sözleri ile sonuçlandırıyor ve tüm okurlarıma güzel bir hafta sonu diliyorum.